Sınır Ötesi Operasyon
Başbakan Erdoğan, önceki hafta, artan
PKK terörüyle mücadele konusunda “sınır ötesi
operasyon” yapılabileceğini söyledi. Son dönemde
PKK terör eylemlerinin artması ve can kayıplarının
çoğalması üzerine, Başbakan’ın bu beyanatı
vermesi normal karşılanmalıydı. Ancak, ABD
Genelkurmay Başkanı Myers’ın, sınır ötesi
operasyon konusundaki cevabî değerlendirmesinde, aba
altından deynek göstererek, “Buna Irak
Hükûmeti’nin de diyecekleri olacaktır” şeklindeki
sözleri, Türkiye-ABD ilişkilerini yeniden gergin
bir noktaya taşıdı.
X X X
Daha önce de yazdık. Bugün altını çizerek
bir defa daha belirtmek istiyoruz ki, Türkiye’nin
PKK terörüyle mücadele konusunda “sınır ötesi
operasyon hakkı” vardır.
Çünkü:
1. Evvelâ, bir egemen devlet, kendi
vatandaşlarının can güvenliğini sağlamak ve hudutlarını
korumak zorundadır. PKK terörü, Türk
vatandaşlarının can güvenliğini tehlikeye sokmakta ve
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sınır güvenliğini
zedelemektedir. ABD’nin, kendisine yöneltilmiş
terör eylemi sebebiyle, bırakınız “sınır
ötesi”ni, “deniz aşırı” ve “kıtalar ötesi”
kalıcı işgal hareketlerinde bulunduğu düşünülecek
olursa; Türkiye’nin, devletine ve vatandaşlarına
tevcih edilmiş terör hareketlerine karşı tedbir almak
için, sınırlarına birkaç kilometre mesafedeki terör
yuvaları üzerinde sınır ötesi operasyon düzenlemesinden
daha tabiî bir şey olamaz.
2. Türkiye, hem Irak’taki
hâkim güç olan ABD’den, hem de Irak
Hükûmeti yetkililerinden, defaatle PKK terör
yuvalarının kurutulması için resmî ve hukukî taleplerde
bulunmuş; ancak bu taleplerine karşı hiç bir elle
tutulur cevap alamamıştır. Bu vâkıa da, Türkiye’nin
sınır ötesi operasyon hakkının doğduğunu göstermektedir.
3. Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın
51. maddesine göre, devletlerin “meşrû
müdafaa hakkı” vardır. Buna göre, bir devlet
saldırıya mâruz kaldığı takdirde, kendisini savunma
hakkına sahiptir. Günümüz dünyasında bu hak, özellikle
sınır ötesinden gelen terör saldırıları için geçerlidir.
4. Uluslararası hukukta, “sıcak
tâkip” denilen bir teâmülî hukuk kaidesi vardır.
Buna göre, suçluların ve teröristlerin yakalanabilmesi
için komşu ülke topraklarına girilerek operasyon
düzenlenebilir. Sıcak tâkibin uygulamasında, girilecek
mesafenin ve kalma süresinin mâkul ölçüyü aşmaması
lâzımdır.
5. ABD’nin mâruz kaldığı 11 Eylül
Terör Saldırısı’ndan hemen sonra, BM Genel
Kurulu toplanarak 28 Eylül 2001 tarih ve 1373
sayılı kararı almıştır. Başbuğ Paşa’nın
19 Temmuz değerlendirmesinde işaret ettiği gibi, bu
karara göre; terör örgütüne sağlanan siyasî, finansal ve
idarî desteğin önlenmesi; silâh, patlayıcı ve malzeme
kaynaklarının kesilmesi; güvenli barınma ve rahat
hareket etme imkânlarının engellenmesi; iletişim
olanaklarının yok edilmesi gerekmektedir. Halbuki, BM
kararında öngörülen bu tedbirlerin, gerek Irak
Hükûmeti, gerekse fiilî egemen güç durumunda olan
ABD tarafından yerine getirilmediği görülmektedir.
6. BM Genel Kurulu, bu konuda daha da
ileri giderek özellikle Irak için 8 Haziran
2004 tarih ve 1546 sayılı kararı
almıştır. Bu karara göre, Irak’tan komşu ülkelere
yönelen terörist faaliyetlerde, “transit geçiş”,
“silâh temini” ve “finansman
sağlanması” konularında bölge ülkeleriyle yakın
işbirliğinin güçlendirilmesi, “altı çizilerek”
hükme bağlanmıştır. Bu durumda, bırakınız Kandil Dağı’nı,
Kerkük ve Musul’a bile yerleştirilen, C4
patlayıcılarıyla silâhlandırılan, Kuzey Irak’ta
rahatça hareket edip Türkiye’ye transit
geçişlerine göz yumulan ve uyuşturucu kaçakçılığından
finansman sağlamasına seyirci kalınan PKK terör
örgütünün terör eylemlerini engellemek için yapılacak
bir sınır ötesi operasyon, tamamen meşrû bir hak hâline
gelmiştir.
X X X
O halde ne yapılmalıdır?
1. ABD ve Irak Yönetimi’ne
ayrıntılı bir raporla resmî şekilde müracaat edilmeli ve
Türkiye’nin PKK konusunda müşahhas
talepleri bir defa daha iletilmelidir.
2. Eğer mâkul bir müddet zarfında
tatminkâr cevap alınamazsa, Türkiye’nin BM
kararlarına ve milletlerarası hukuka göre “sınır
operasyonu hakkı”nı kullanacağı bildirilmelidir.
3. Bundan da netice alınamazsa, terör
yuvaları üzerine odaklanan bir “sınır ötesi
operasyon” gerçekleştirilmelidir. Hükûmet Sözcüsü
Cemil Çiçek’in, dünkü Bakanlar Kurulu
Toplantısı’ndan sonra çok dikkatli bir ifade
kullanarak, “Türkiye’nin huzurunu bozan tehdit bir
başka ülkeden geliyorsa, gereğini yapmak lâzımdır”
demesi, bu konuda Hükûmet’in kararlılığını
yansıtmaktadır.
4. Habur sınır kapısının dışındaki
ikinci kapının açılması konusundaki talebimiz
tekrarlanmalı; mâkul bir süre içinde bu kabul edilmezse,
Habur kapısı kapatılmalıdır. Bu kapı sâyesinde
peşmergelerce sağlanan ve yılda 400 milyon dolara ulaşan
finansmanın bir kısmının PKK terörüne aktarıldığı
ve buradan teröre destek verici geçişlerin yapıldığı
bilinmektedir.
5. Uluslararası câmianın terör
konusunda işbirliği yapması için Türkiye önayak
olmaya çalışmalıdır.
X X X
Şunu dost düşman herkes bilmelidir ki,
Türkiye, her ne pahasına olursa olsun teröre tâviz
vermeyecek ve terörle mücadele konusunda her tedbiri
alacaktır. |