‘İyi Saatte Olsunlar’
İş Başında
Hep yazıyorum, komplo teorilerini sevmem.
Bugüne kadar paranoyak bir temayülüm olduğu da
söylenemez. Ancak, son zamanlarda olup bitenleri
düşününce zihnimdeki acabalar artıyor...
Aslında, siyasî iktidarı ve demokratik
rejimi kıskaç altına almaya çalışan gayretler, geçen
yılın ilkbahar aylarında başladı. Başbakan Erdoğan,
başlatılan bu süreci ‘düğmeye basmak’ şeklinde
adlandırdı. Düğmeye basan ellerin dış ve iç sahipleri
vardı. Dışarıdakiler, ‘tezkere’ olayını
unutmayanlar ve bundan AK Parti İktidarı’nı
sorumlu tutarak aleyhinde bulunanlardı.
İçeridekiler, darbe öncesi dönemlerdeki
bildik senaryoları hazırlayanlardı ve bunların bazıları
da dışarıdakilerle irtibat halindeydiler. Yarım asıra
yaklaşan ‘darbe tecrübesi’, eski bir filmi
seyreder gibi, aynı olayları kimbilir kaçıncı defadır
gözler önüne seriyordu.
Çaresiz CHP muhalefetinin
azgınlaşması, üniversitelerin sokağa dökülmesi, yüksek
yargı organlarının yasama ve yürütmeyi çalışamaz hâle
getirmesi, askerî otoritelerin yetkilerini aşan
beyanları ve tırmanan terör olayları... Her zamanki
‘irtica geliyor’ âvâzelerine, bu defa
‘Sevr korkusu’ da eklenmiş durumda.
X X X
Çok partili demokratik hayata geçtikten
sonra olaylar hep bu şekilde gelişmiştir. Türkiye’deki
antidemokratik kesintilerin temelinde; halka dayanan,
milletin değerlerine saygılı olan merkez-sağ partilerin
kaçınılmaz iktidarı karşısında; halka tepeden bakan,
milletin değerlerini küçümseyen CHP
muhalefetinin, antidemokratik dayatmalarla hâkimiyet
tesisi arzusu yatmaktadır. Sokaktaki vatandaş bu durumu,
‘CHP+Ordu = İktidar’ formülüyle anlatır.
Türkiye’de, ‘kıyamet alametleri’
gibi ‘darbe alametleri’ vardır.
“Peki, siyasî iktidarların hiç mi
kabahati yok?” diye soracak olursanız, elbette
onların da bir çok hatalarını bulabilirsiniz. Merhum
Menderes’in vaki istihbaratı değerlendirmemesi,
Demirel’in 1971’de şapkasını alıp gitmesi, 1980’de
Meclis’in çalıştırılamaması ve 28 Şubat
öncesi Erbakan’ın tutarsız ve çekingen hâli
üzerinde tartışılabilir. AK Parti İktidarı’nın
da tabiatıyla bazı yanlış icraatı ve acemilikleri
vardır. Lâkin, bu konuda karar verecek olan, oligarşik
azınlık ve dayatmacı güçler değil, milletin kendisidir.
X X X
Geliniz, son dönemdeki bazı olayları bu
çerçevede değerlendirelim:
·
1 Mart Tezkeresi’nin reddinden sonra
ABD-İsrail mihveri, ilişkilerdeki bazı iniş
çıkışlara karşılık, AK Parti İktidarı’nın
aleyhinde olmuş ve bu konuda bazı iç odaklarla dirsek
teması içinde bulunmuştur.
·
2003 yılından itibaren TSK içinde 28 Şubat
kalıntısı bir odak faaliyette bulunmuş ve bu durum
‘genç subaylar’ adıyla medya önüne çıkmıştır.
‘Erenler Grubu’, daha sonra etkisiz hâle gelmiştir.
·
Gürüz zamanındaki YÖK yönetimi, TSK
yetkilileri ile temasa geçmiş ve siyasî iktidarı devrin
Kara Kuvvetleri Komutanı’na şikâyet etmiştir.
·
YÖK’ün ve üniversite rektörlerinin sokaklara
taşan hükûmet aleyhindeki eylemleri, milletin gözü
önünde cereyan etmiştir.
·
‘Kamusal alan’ uygulamasının Cumhurbaşkanı’ndan
başlayarak başörtüsü yasağıyla birlikte genişletilerek
yorumlanması, siyasî iktidarı tahrik edici sonuçlar
vermiş ve bir ‘yapay irtica’ ortamı oluşturma
gayretleri görülmüştür. Bu konuda önce Anayasa
Mahkemesi eski Başkanı’nın yorumu, daha sonra
Danıştay’ın son kararı, kamusal alanı kişi hak ve
özgürlükleri aleyhine daraltmıştır.
·
Şemdinli olaylarının arkasında, terör
huzursuzluğunu tırmandırarak darbe provokasyonu şüphesi
bulunduğu ihtimali akla gelmiştir.
X X X
Son olarak, ‘Sauna Çetesi’ diye
adlandırılan ve içinde yönetici durumunda eski
Emniyet Genel Müdür Vekili ile bir yüzbaşının
da bulunduğu oluşumun, devletin zirvesindeki kişilere
kadar uzandığı ve darbe hazırlıkları içinde bulunduğu
söylenmektedir. Bu örgütün darbeci odaklarla ilişkisi
olduğu iddiası, mutlaka araştırılması gereken çok ciddî
bir durumdur.
Bu arada, eski Cumhurbaşkanı Demirel’in,
askerle ihtilafların MGK’da çözülmesi tavsiyesi
ise tamamen antidemokratik bir ‘28 Şubat Modeli’nden
başka bir şey değildir.
X X X
Bir de, Genelkurmay II. Başkanı Org.
Yaşar Büyükanıt’ın -İçişleri Bakanı’nın
haberdar olmadığı- 23 Mart akşamı Emniyetçilere
vereceği yemeğin esbabımucibesini de çok merak ediyoruz.
|